Baklagiller’de TerraBora Etkisi

Baklagiller ve TerraBora

Baklagiller Grubu: Nohut, Mercimek, Kuru Fasulye, Bezelye

Baklagil Toprak İstekleri

Kuru fasulye:Yetiştiriciliği için en ideal topraklar iyi drene edilmiş, organik madde içeriği iyi olan derin, kumlu-tınlı, hafif asit topraklardır. Yüksek tuz ve alkali toprak yapısına karşı çok hassastır.

Bezelye: toprak bakımından oldukça seçicidir. Bezelye kumlu-tınlı, topraklardan ağırca killi topraklara kadar çok değişik topraklarda yetişebilir. Ancak yüksek tane verimi elde etmek için, toprak; sıcak ve derin, humuslu, kireçli süzek, orta ağırlıkta, su tutma kabiliyeti yüksek tınlı topraklar olmalıdır.

Mercimek: kumludan ağır killiye kadar olan çok değişik toprak tipleri üzerinde yetişmektedir. İyi verim için sıcak, iyi havalanan kumlu-tınlı kireçli topraklar önerilmektedir. Ancak mercimek ağır topraklarda ve hatta kuruyarak taşlanmış killi topraklarda da yetişmektedir.

Nohut: genel olarak hafif, kireçli kumlu topraklarda iyi yetişirse de en ideal nohut yetiştirme toprağı kumlu-tınlı topraklar teşkil eder. Aslında nohut toprak isteği yönünden fazla istekli olmayıp, her türlü toprakta yetişir.

Baklagil Hastalıkları

  • FASULYE ADİ YAPRAK YANIKLIĞI: Hastalığın bulaşması bulaşık tohumlarla ya da toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla olur. Yağışlardan sonra havaların birden ısınması hastalığın şiddetini artırır.
  • FASULYE ANTRAKNOZU HASTALIĞI: İlk belirtiler yeni çıkan fidelerin çeneklerinde ve gövdelerinde koyu kırmızımtırak– kahverengi, çökük lekelerdir. Bu tip fideler çoğunlukla gelişmeden ölür.
  • FASULYE HALE YANIKLIĞI: Hastalığın bulaşması bulaşık tohumlarla ya da toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla olur. Bulaşık tohumlar ve topraktaki hastalıklı bitki artıkları üzerinde kışı geçirir. Serin ve yağışlı koşullarda hastalık şiddeti daha çok artmaktadır.
  • FASULYE KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI: Tohumun çimlenme döneminden bitkinin ileri dönemlerine kadar kendini gösterebilir. Bitki toprak yüzüne çıkmadan ölebilir, bu durumda tarlada boş alanlar görülür. Fide veya bitkinin ileri dönemlerinde meydana gelen hastalıkta, bitkide genel bir bodurluk, yapraklarda dökülme, sonunda da kurumalar ortaya çıkar.
  • FASULYE PASI HASTALIĞI: Yapraklardaki kahverengi küf ve bunun etrafında oluşan açık sarı renkli halka en tipik belirtisidir. Genellikle yapraklarda görülmekle birlikte, bitkinin diğer kısımlarında da zararlı olabilmektedir.
  • FASULYE ADİ MOZAİK VİRÜSÜ: Yapraklarda parlak yeşil-sarı ve koyu yeşil mozaik lekeleridir. Sistemik nekroz bitkinin herhangi bir döneminde, genç yaprakçıklarda hafif solgunluk ile başlamakta, iletim demetlerinin kahverengileşmesi ve kararması bunu izlemekte ve sonuçta bitki ölmektedir.
  • FASULYE SARI MOZAİK VİRÜSÜ: Bitkilerin yapraklarında parlak sarı mozaik renkte lekeler ve beneklenme şeklindeki belirtiler tipiktir. Sarılıcı ve yarı sarılıcı tipteki fasulyelerde şiddetli enfeksiyonlarda sürgün uçlarındaki nekrozlardan geriye doğru ölüm meydana gelebilir.

  • BEZELYEDE MİLDİYÖ HASTALIĞI: İlk belirtileri bitkilerin alt yapraklarında görülür. Daha sonra yukarılara doğru ilerler. Sistemik enfekte olan sürgünlerdeki yapraklar, sağlıklı yapraklara göre daha açık ve gümüşi renkte görüntü oluşturur ve yaprakların alt yüzeyinde pembemsi-grimsi görülür. Bitkilerde bodurlaşma ve ölüm meydana gelebilir.
  • BEZELYEDE ANTRAKNOZ HASTALIĞI: Hastalık belirtileri bezelyenin toprak üstü tüm organlarında oluşur.  Aynı zamanda çıkış öncesinde tohum çürüklüğü ve çıkış sonrasında ise fide kök boğazı çürüklüğüne de neden olabilmektedir. Hastalık, bezelye tarımı yapılan alanlarda, özellikle ilkbaharda yağışın bol ve nemli geçtiği yıllarda % 15-20 ürün kaybına neden olmaktadır. Bu ürün kayıpları bazen % 50’yi bulabilmektedir.

  • MERCİMEK KÖK BOĞAZI ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI: Belirtiler bitkinin her dönemde ve her organında kök, kök boğazı, gövde, dal, yaprak, tohum ve tohum kapsüllerinde görülür. Erken dönemde yakalanmış bitkiler ve dallar ya tamamen erimekte ya da çok düşük oranda ürün vermektedir.
  • MERCİMEK MİLDİYÖSÜ HASTALIĞI: Belirtiler fide döneminde çenek yaprakları üzerinde başlangıçta sarımtırak daha sonra kahverengileşen lekeler halinde görülür. Hastalık sıcaklık ve yağış uygun olduğu zaman bitkinin üst yapraklarına doğru yayılarak yaprak yada yeni oluşan yaprakçıkları ve sürgünleri hastalandırır.
  • MERCİMEK SOLGUNLUK HASTALIĞI: Hastalık bitkilerde gelişme geriliğine, yapraklarda sararma ve kurumalara , iletim demetlerinde kahverengileşmeye, saçak kök ve nodozite sayısında azalmalara , bitkide genel solgunluğa , enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak danelerin zayıf kalmasına veya bitkinin tamamen kuruması neticesinde ciddi oranda verim ve kalite kaybına neden olabilmektedir. 

  • NOHUT ANTRAKNOZU HASTALIĞI: En dikkat çekici belirti yaprak, sap ve tohum kapsüllerindeki lekelerdir. Hastalık bol yağış alan yıl ve bölgelerde, sulama yapılan yerlerde, nispi nemi yüksek olan kapalı vadilerde salgınlara neden olabilir.
  • NOHUTTA PAS HASTALIĞI: Bitkilerin tohumları normalden daha küçük ve dane üzerinde de belirtiler oluşabilir. Normal koşullarda nohut pasının epidemi yapması yetiştirme sezonunun geç dönemlerinde meydana gelir. Bu yüzden verim kayıpları daha az olabilmektedir; Ancak uygun koşullarda, enfeksiyonların erken dönemde oluşması halinde önemli verim kayıpları da meydana gelebilir.

Baklagil Zararlıları

  • MERCİMEKTE APİON: Ergin ve larvaları zararlı olmasına rağmen asıl zararı larvaları yapmaktadır. Larva zararı nedeniyle bitkinin büyüme gözü kurur bitki yan dallar vermeye başlar, kısa ve bodur kalır. Böyle bitkiler yeterli kapsül veremediğinden doğrudan ürün verimini etkiler. Kurak geçen yıllarda ve kıraç alanlarda zararı önemlidir.
  • BAKLAGİL TOHUM BÖCEKLERİ: Baklagil tohum böceklerinin larvaları, konukçuları olan baklagil taneleri içinde beslenmeleri süresince, oyuklar meydana getirerek tanenin besin değerini düşürdükleri gibi dışkı ve vücut artıkları ile de kirletirler. Çok döl veren türlerin devamlı üremeleri sonucu, delinmiş ve içinin büyük kısmı yenilerek besin değerlerini tamamen yitirmiş olan taneler, hayvan yemi ve gübre olarak dahi kullanılmazlar.
  • MANTOLU BÖCEK: Larvaları, bitkileri hem yiyerek, hem de keserek kısa zamanda zarar vermektedir. Ayrıca bitkilerin sürgünlerini keserek bir kısmını mantolarına bağlamakta, diğer kısmı yerde birikmektedir.
  • TOPRAK PİRELERİ: Esas zararı erginler yapar. Erginler yapraklarda 1-2 mm çapında delikler açar. Bu deliklerin kenarlarındaki doku kurur ve beyaz bir renk alır. Bitkilerin ilk gelişme dönemlerinde, özellikle fidelerde daha önemli zararlara yol açarlar.
  • KAPSÜL KURTLARI: Larvaları çiçeklerde veya kapsüller içinde beslenerek zarar yaparlar. •Hasar görmüş çiçeklerin kapsül bağlaması mümkün olmadığı gibi kapsül içine giren larva, tanelerin tümünü yediği için doğrudan ürüne yönelik bir zarar söz konusu olup zarar oranı %5-70’dir.
  • KIRMIZI ÖRÜMCEKLER: Kırmızı örümcekler bitkilerin özsuyunu emerek beslenirler. Bitki özsuyu emilen yaprak sararır. Yapraklar kıvrılır, dökülür. Verim %40-60 oranında düşer ve ürün kalitesiz olur.
  • NOHUT YAPRAKSİNEĞİ: Asıl zarar larvalar tarafından yapılır. Yumurtadan çıkan larva yaprak dokusu içinde beslenir. Bu dönemde larvanın dışkıları belirgin bir şekilde görülür. İlkbaharı kurak geçen ve zayıf topraklarda bitki yeni yapraklar ve büyüme yapamadığından zararı önemlidir.
  • MERCİMEK HORTUMLU BÖCEĞİ: Erginler bitkilerin ilk gelişme dönemlerinde, bitki 3-4 yapraklı dönemde iken zarar yaparlar. Zararlı çoğunlukla yaprakçıkların kenarlarını dıştan içe doğru yarım ay şeklinde yiyerek zarar yapar.

Baklagiller’de TerraBora Etkisi

• TerraBora su ile birleştiğinde; eşsiz miktarda orto silisilik (H4SiO4) ve monosilisilik asit (Si(OH)4) üretir. Bu sayede bitkilerde oluşabilecek fungal ve bakteriyel hastalıklara karşı bitkiyi korur. Baklagil bitkilerinin sağlıklı bir şekilde gelişimini destekler.

• Baklagil bitkilerini, kök çürüklüğü, antraknoz, mildiyö ve yaprak yanıklığı gibi birçok hastalıktan korur. Toprakta bulunan zararlıların yaşama alanını daraltarak yok eder. Böylelikle hastalık ve zararlılardan arınmış topraklarda yetişen sağlıklı baklagil bitkilerinden alınan verim %30 ila %40 oranında artmış olur.

• Baklagillerin en fazla ihtiyaç duyduğu elementlerden olan MOLİBDEN ve KOBALT TerraBora içerisinde yüksek oranda bulunduğundan; meyve tutumu ve tane iriliğinde çok ciddi fark sağlar.

• Çiçeklenme sayısını artırır, çiçekte tane ağırlığını ve iriliğini artırır, bu da hasatta alınan tonajı doğrudan ciddi bir şekilde etkiler.

• Topraktaki faydalı bakteri popülasyonunu artırır. Organik maddece zengin topraklarda yetişen sağlıklı baklagil bitkilerinden alınan ürünlerin, dane kalitesi, dane miktarı ve dane iriliği daha fazla olur.

• Normal şartlar altında 30 cm ila 40 cm arasında olan pulluk tabanı, düzenli TerraBora kullanımı ile 70 cm ila 80 cm derinliğe çekilir. Pulluk tabanı derin olan topraklar bitkinin sağlıklı beslenmesi açısından çok önemlidir.

Zararlılar Üzerinde TerraBora Etkisi!

• Hastalık yapıcı zararlılar, bitkinin yaprak yüzeyini (kutiküla, hücre duvarı) delerek hücre zarının içine nüfuz etmesi sonucu zarar oluşturur. TerraBora su ile birleştiğinde; eşsiz miktarda orto silisilik (H4SiO4) ve monosilisilik asit (Si(OH)4) üretir.

• Bu sayede; bitkilerin sap veya yapraklarında silisyum, pektin ve kalsiyum iyonlarıyla birleşerek silika-selüloz tabakası oluşturmak suretiyle epidermal bitki dokularında polimerize olurlar. Bu silika katmanı kutiküla ile hücre duvarı arasında yer alır ve bir koruyucu bariyer gibi zararlıların hücre içine nüfuz etmesini engeller.

Fungal Hastalıklar Üzerinde TerraBora Etkisi!

• TerraBora su ile birleştiğinde; eşsiz miktarda orto silisilik (H4SiO4) ve monosilisilik asit (Si(OH)4) üretir.

• Bu sayede; bitkilerin meyve ve yapraklarında silisyum, pektin ve kalsiyum iyonlarıyla birleşerek silika-selüloz tabakası oluşturmak suretiyle epidermal bitki dokularında polimerize olurlar. Bu silika katmanı kutiküla ile hücre duvarı arasında yer alır ve bir koruyucu bariyer gibi zararlıların hücre içine nüfuz etmesini engeller.

• Bitki için hayati öneme sahip plasma membranlarının fonksiyonu artırır, strüktürel yapısına katılarak hemeostaziyi sağlar.

• Silisyum aynı zamanda epidermal hücrelerin hücre duvarlarındaki organik bileşiklerle kompleksler oluşturarak; funguslar tarafından salgılanan enzimler ile hücre duvarlarının parçalanmaya karşı direncini de artırır.

• TerraBora içeriğindeki silisyumun diğer bir koruyucu özelliği ise abiyotik stres azaltması bu fiziksel olarak bitkiyi dış streslere karşı koruyucu bir duvar oluşturmasıdır. Bu dış stresler nelerdir; sıcaklık, kuraklık, düşük ve yüksek sıcaklık, ultra viyole(mor ötesi), konakçılar gibi fiziksel ve ağır metal ve tuzluluk(salinity) gibi kimyasal etmenlerdir.

• Kuraklık stresine karşı bitki, iç yapısındaki kütikilanın alt yüzeyinde silika birikmesi sonucu terleme ile olan su kaybına karşı bir önlem alır ve yaprak yüzeyini artırarak koruma sağlar. Yüksek güneş tahribatına ve yüksek sıcaklıklara karşı silika yapının sunduğu ve fiziksel özelliklerinden biri olan termal ve pasif soğutma mekanizması sayesinde koruma sağlar. Silisik asidin suda çözünmüş hali tuzluluk ve metal iyonlarına karşı (Zn,Al,Mn,Cd) bitkinin toleransını artırır ve diğer yandan enzimatik ve enzimatik olmayan aktivitelerin artmasına olanak sağlarken diğer yandan lipid peroksidasyonunun azalmasını sağlar. Bu enzimatik antioksidanlar super oksit dismutaz, katalaz enzimatik olmayan oksidant ise askorbattır.

Bakteriyel Hastalıklar Üzerinde TerraBora Etkisi!

•  TerraBora su ile birleştiğinde; eşsiz miktarda orto silisilik (H4SiO4) ve monosilisilik asit (Si(OH)4) üretir.

• TerraBora içeriğindeki silisyumun, pektin ve kalsiyum iyonları ile birleşerek silika-selüloz tabakası oluşturması bu yara ve siğillerin kapanmasını sağlar. Kapanan yara ve siğillerde zararlı bakterilerin yaşam döngüsü sonlanır.

•  Bitki hastalıkları tarımsal üretime sekte vuran en önemli etkenlerden biridir. Bunun sonucu olarak ürün verimi ve kalitesinde gözle görülür bir azalma olur.

TerraBora içeriğindeki amorf silika,

• Hastalıklara karşı bitkinin hücre duvarının yapısına katılarak koruyucu bir bariyer oluşturur, bu özelliği sayesinde bitkide ürün veriminde ve kalitesinde ki kayıpları engeller.

• Birçok bitki türünde büyüme ve üremeye doğrudan etkidir.

• Bitkiyi çevresel etkenlerin risklerine karşı korur.

• Kutikülanın yapısına katılarak yaprak için gerekli olan K, P, Ca gibi besin elementlerinin hücre içine alınmasını kolaylaştırır.

• İletim demetlerinin yapısına katılarak yaprak için gerekli elementlerin daha düzenli taşınmasını sağlar.

• Toprakta ağır metallerin toksik etkisini hafifletir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir