Fındık’ta TerraBora Etkisi

Fındık ve TerraBora

Fındık Toprak İsteği

Fındık saçak köke sahip bir kültür bitkisi olduğundan kökleri fazla derine gitmeyip meyilli arazilerde 80 cm toprak derinliğine kadar ulaşabilmektedir. Toprak istekleri olarak fazla seçici olmamakla birlikte besin maddelerince zengin, tınlı-humuslu ve derin topraklarda iyi bir gelişme gösterir.

Fındık Hastalıkları

Fındık Bakteriyel Yanıklık Hastalığı

Hastalık etmeni tomurcuklarda ölüme, yapraklarda ve zuruflarda lekelere, sürgün, dal ve gövdede kanserlere sebep olmaktadır. Ayrıca sürgün ve dallarda uzunlamasına (10-25 cm) kanserler oluşur. Enfekte olan 1-2 yaşlı sürgünler ve genç ağaçlar ölürler. Hastalığa yakalanan tomurcukların bir kısmı kuruyarak ölür, bir kısmından da hastalıkla bulaşık sürgünler gelişir. 

Fındıkta Külleme Hastalığı

Hastalık etmenleri bir fungus olup, kışı yere dökülen hastalıklı yapraklarda ve bitki artıklarında geçirirler. İlkbaharda fungus sporları normal büyüklüğünü almış fındık yapraklarını enfekte eder ve hastalığı başlatırlar. Yapraklar giderek kahverengileşmeye, gevşemeye ve kıvrılmaya başlar. Bu şekilde hastalığa yakalanan yapraklar vaktinden önce dökülürler. Meyveler küçük kalır, ayrıca yeterli derecede iç dolduramazlar. Bu şekilde hem miktar hem de kalite olarak zarar oluşur.

Fındık Dal Kanseri

Fındıklarda dal kanseri 250 m ve daha yüksek kesimlerde görülmekte, yükseklik arttıkça don zararına bağlı olarak hastalık şiddeti de artmaktadır. Hastalık fındıkların gövde ve dallarında ve bunlardan çıkan yan dal veya dalcıkların dip çevresinde oluşmaktadır.Bazı ocaklarda gövdelerin dip kısımlarında sürtünmeden dolayı oluşan yara yerlerinde de görülmektedir. Fındıkta daha çok açık kanser şeklinde olan yaralar gövde ve dalların kabuklarında iç içe halkalar şeklinde ve merkezi çukurlaşmış şekildedir. Bu yaralar bazen 20 cm’ye kadar ulaşabilmektedir. Hastalık nedeniyle ocaklardaki ağaç sayısı azalmakta, bazı ocaklar ise tamamen yok olmaktadır.

Armillaria Dal Çürüklüğü

Hastalık etmeni şapkalı bir mantar olup, şapkalarını sonbaharın ilk yağışlarından sonra oluşturur. Hasta ağaçların kök boğazında oluşan sarımsı kahverengi olan ve dibe doğru siyahlaşan şapkalar 5–15 cm. çapındadır. Meyve ve orman ağaçlarının köklerinde çürüklük yapmak sureti ile ağaçların ölümlerine sebep olur.   Hastalığa yakalanan ağaçlar ilk yıl çok az sürgün verirler. İkinci yıl yapraklar sararır, dökülür. Üçüncü yıl dal ve dalcıklar ölmeye ve kurumaya başlar. Dördüncü yıl ağaçlar tamamen kururlar. Bazen şiddetli enfeksiyonlarda 1-2 yıl içinde de ağaçların kuruduğu görülür. 

Rosellinia Kök Çürüklüğü

Kök çürüklüğüne yakalanan ağaçlarda dikkati çeken ilk belirti yaprak sararmalarıdır. Bu belirti ocağın bir tarafında veya tamamında görülebilir. Sararma ve solgunlukla beraber yapraklarda küçülmeler olur. Yapraklar giderek dökülür ve ocaklarda normalden çok az yaprak kalır. Ayrıca bulaşık ocaklarda, ağaçlarda gelişmede durgunluk ve dallarda uçtan geriye doğru ölüm durumu ortaya çıkar. Hasta ağaçların meyve verimi ve kalitesi de düşer. Böyle ağaçların meyveleri irileşmeden ve olgunlaşmadan dökülür.

Fındık Mozaik Hastalığı

Hastalığın oluşturduğu yaprak belirtileri çok değişkendir. Genel sararma, sarı halkalar ve çizgiler, sarı beneklenme, meşe yaprağı deseni ve geniş damar bantlaşmaları görülür. Bazen enfekteli bitkiler belirti göstermeyebilir. Enfekteli genç fındık bitkilerinde vejetatif gelişmede hafif bir zayıflık gözlenir. Yine enfekteli fındıklarda oluşan meyve sayısında ve dolayısıyla verimde sağlıklılara nazaran büyük bir azalma söz konusudur ancak meyve büyüklüğü ve kalitesinde bir farklılık oluşmamaktadır.

Fındık Zararlıları

Fındık Kurdu

Larva iç fındık üzerinde bir ay kadar beslenip gelişir. Beslenme artıkları kabuk içini doldurur. Gelişen larva, kabuk üzerinde 1.5-2.0 mm çapında bir çıkış deliği açıp toprağa iner. Larvalar, toprakta hazırladıkları bir yuva içinde pupa olurlar. Burada 1-3 yıl kaldıktan sonra erginler çıkar. Şiddetli kış, ergin çıkış oranını artırır. Fındık kurdu hem ergin hem de larva döneminde zararlı olmakta ve bir çift böcek yaklaşık 200 adet meyveye zarar vermektedir.

Fındık Kozalak Akarları

Dişi çiçek, püs, yaprak ve meyve zararına neden olmaktadır. Özellikle erkek ve dişi çiçek dökümleri ile zarar daha da fazla olmaktadır. Yaprak ve sürgün tomurcuklarının da zararlanarak dökülmesi sonucu bitkinin yıldan yıla zayıflaması ve verimden düşmesi sözkonusu olmaktadır.

Fındık Kokarcası

Ergin ve nimfler fındık meyvelerinde emgi yapmak suretiyle zararlı olurlar. Fındık kurdu gibi sarıkaramuk ve karakaramuk oluşumuna neden olurlar. Bunlardan başka meyvelerin yeni iç doldurduğu dönemde emilmesi ile bulaşık ve yer yer çöküntülü olan şekilsiz içler oluşur. Ergin ve nimfler olgunlaşmakta olan meyveler üzerinde beslenerek dış satım yönünden önemli olan lekeli iç tipi zararı oluştururlar.

Dalkıran

Genellikle bir sürgün dibinden 2 mm çapında yuvarlak bir delik açarak gövdeye giren Dalkıran kabuğun altında ağacın yıllık halkaları paralelinde çevre galeri ve bunun her iki tarafında dik galeriler açar. Galeriler bitki tarafından kapatılamadığından giriş deliğinden bitki özsuyu akıntısı olur. Bitkide iletim demetlerinin zarar görmesi ve özsu akıntısı nedeniyle bitki zayıf düşmekte ve zamanla kurumaktadır. Karadeniz Bölgesi’nde sahile yakın tüm fındık bahçelerinde, orta ve yüksek kuşaktaki bazı bahçelerde yaygın ve önemli zararlara neden olduğu saptanmıştır.

Fındık Teke Böceği

Yumurtadan çıkan larvalar önce yarım daire şeklinde sürgün eksenine dik bir galeriaçar.İlk yıl yukarıdan aşağıya 40-60 cm uzunluğunda bir galeri oluşturur.  Bu galeri içinde kışlayan larva ertesi ilkbaharda bu defa yukarıya doğru kısa bir galeri daha açar. Sonbahar sonlarında bir yuva hazırlayarak ikinci kışı geçirir. Bir iki yıllık genç sürgünlerin özünde beslenen larvalar uzunluğuna galeriler açarak sürgünlerin kurumasına neden olur.

Fındık Koşnilleri

Fındık Koşnillerinin larva ve erginleri yaprak ve sürgünlerde bitkinin özsuyunu emerek beslenmekte, bu sırada çıkardığı tatlı madde ile fumajine neden olmaktadır. Sonuçta bitkinin zayıflamasına, verimin düşmesine, yoğun olduğu durumlarda ise dallarda kurumalara neden olmaktadırlar.

Amerikan Beyaz Kelebeği

Yumurta kümelerinden çıkan larvalar, yaprağın alt yüzeyinde ipeksi ağlar örerler, sonra gitgide ağı artırarak daldaki diğer yaprakları da bağlarlar. Genç larvalar yaprağın parankimasını üst epidermise kadar yerler. Daha sonra yaprağın üst yüzeyine geçerek üst epidermisi tahrip ederler. Olgunlaşan larvalar ağlardan çıkarak bireysel yaşamaya başlar ve yaprakları sadece ana damar kalacak şekilde yemeye başlar. Bitki gelişimine verdikleri zarar ile ürün kaybına neden olmaktadırlar. Meyvelerdeki zararı önemsenmeyecek kadar az ve nadirdir.

Mayıs Böceği

Yumurtalardan çıkan larvalar toplu yaşayıp otların köklerini kemirir ve 2 ay sonra gömlek değiştirerek ikinci dönem larva olurlar. İkinci dönem larvalar birbirinden uzaklaşır ve oburca beslenirler. Sonbaharda kışı geçirmek üzere toprağın derinliklerine inerler. Bu derinlik fındıkta yaklaşık 50 cm kadardır. Daha sonra bir gömlek daha değiştirip üçüncü dönem larva haline gelirler. Üçüncü dönem larva süresi 1 yıldır ve bu dönemde önemli zararlar yapar. Erginleri yapraklarda beslenerek zararlı olur ancak asıl zarar larvalar tarafından köklerde oluşturulur. Larvalar 1 cm çapına kadar olan kökleri kolayca koparıp fındıkta uç kurumalarına daha sonra da ana dallara kadar varan kurumalara neden olur.

Fındık’ta TerraBora Etkisi

• TerraBora su ile birleştiğinde; eşsiz miktarda orto silisilik (H4SiO4) ve monosilisilik asit (Si(OH)4) üretir. Bu sayede fındıkta oluşabilecek fungal, bakteriyel ve viral hastalıklara karşı bitkiyi korur. Fındık ağacının sağlıklı bir şekilde gelişimini destekler.

• Toprakta bulunan zararlıların yaşama alanını daraltarak yok eder. Böylelikle hastalık ve zararlılardan arınmış topraklarda yetişen sağlıklı fındık ağaçlarından alınan verim %30 ila %40 oranında artmış olur.

• TerraBora içeriğinde bulunan makro ve mikro besin elementleri ile fındık sürgünlerinin gelişimini ve meyve tutumunu destekler, fındıkta oluşabilecek besin noksanlıklarını engeller. Bu da hasattan alınan tonajı ciddi bir şekilde etkiler.

• Topraktaki faydalı bakteri popülasyonunu artırır. Organik maddece zengin topraklarda yetişen sağlıklı fındıkların, ürün kalitesi, meyve miktarı ve iç iriliği daha fazla olur.

• Normal şartlar altında 30 cm ila 40 cm arasında olan pulluk tabanı, düzenli TerraBora kullanımı ile 70 cm ila 80 cm derinliğe çekilir. Pulluk tabanı derin olan topraklar bitkinin sağlıklı beslenmesi açısından çok önemlidir.

Zararlılar Üzerinde TerraBora Etkisi!

• Hastalık yapıcı zararlılar, bitkinin yaprak yüzeyini (kutiküla, hücre duvarı) delerek hücre zarının içine nüfuz etmesi sonucu zarar oluşturur. TerraBora su ile birleştiğinde; eşsiz miktarda orto silisilik (H4SiO4) ve monosilisilik asit (Si(OH)4) üretir.

• Bu sayede; bitkilerin sap veya yapraklarında silisyum, pektin ve kalsiyum iyonlarıyla birleşerek silika-selüloz tabakası oluşturmak suretiyle epidermal bitki dokularında polimerize olurlar. Bu silika katmanı kutiküla ile hücre duvarı arasında yer alır ve bir koruyucu bariyer gibi zararlıların hücre içine nüfuz etmesini engeller.

Fungal Hastalıklar Üzerinde TerraBora Etkisi!

• TerraBora su ile birleştiğinde; eşsiz miktarda orto silisilik (H4SiO4) ve monosilisilik asit (Si(OH)4) üretir.

• Bu sayede; bitkilerin meyve ve yapraklarında silisyum, pektin ve kalsiyum iyonlarıyla birleşerek silika-selüloz tabakası oluşturmak suretiyle epidermal bitki dokularında polimerize olurlar. Bu silika katmanı kutiküla ile hücre duvarı arasında yer alır ve bir koruyucu bariyer gibi zararlıların hücre içine nüfuz etmesini engeller.

• Bitki için hayati öneme sahip plasma membranlarının fonksiyonu artırır, strüktürel yapısına katılarak hemeostaziyi sağlar.

• Silisyum aynı zamanda epidermal hücrelerin hücre duvarlarındaki organik bileşiklerle kompleksler oluşturarak; funguslar tarafından salgılanan enzimler ile hücre duvarlarının parçalanmaya karşı direncini de artırır.

• TerraBora içeriğindeki silisyumun diğer bir koruyucu özelliği ise abiyotik stres azaltması bu fiziksel olarak bitkiyi dış streslere karşı koruyucu bir duvar oluşturmasıdır. Bu dış stresler nelerdir; sıcaklık, kuraklık, düşük ve yüksek sıcaklık, ultra viyole(mor ötesi), konakçılar gibi fiziksel ve ağır metal ve tuzluluk(salinity) gibi kimyasal etmenlerdir.

• Kuraklık stresine karşı bitki, iç yapısındaki kütikilanın alt yüzeyinde silika birikmesi sonucu terleme ile olan su kaybına karşı bir önlem alır ve yaprak yüzeyini artırarak koruma sağlar. Yüksek güneş tahribatına ve yüksek sıcaklıklara karşı silika yapının sunduğu ve fiziksel özelliklerinden biri olan termal ve pasif soğutma mekanizması sayesinde koruma sağlar. Silisik asidin suda çözünmüş hali tuzluluk ve metal iyonlarına karşı (Zn,Al,Mn,Cd) bitkinin toleransını artırır ve diğer yandan enzimatik ve enzimatik olmayan aktivitelerin artmasına olanak sağlarken diğer yandan lipid peroksidasyonunun azalmasını sağlar. Bu enzimatik antioksidanlar super oksit dismutaz, katalaz enzimatik olmayan oksidant ise askorbattır.

Bakteriyel Hastalıklar Üzerinde TerraBora Etkisi !

•  TerraBora su ile birleştiğinde; eşsiz miktarda orto silisilik (H4SiO4) ve monosilisilik asit (Si(OH)4) üretir.

• TerraBora içeriğindeki silisyumun, pektin ve kalsiyum iyonları ile birleşerek silika-selüloz tabakası oluşturması bu yara ve siğillerin kapanmasını sağlar. Kapanan yara ve siğillerde zararlı bakterilerin yaşam döngüsü sonlanır.

•  Bitki hastalıkları tarımsal üretime sekte vuran en önemli etkenlerden biridir. Bunun sonucu olarak ürün verimi ve kalitesinde gözle görülür bir azalma olur.

TerraBora içeriğindeki amorf silika,

• Hastalıklara karşı bitkinin hücre duvarının yapısına katılarak koruyucu bir bariyer oluşturur, bu özelliği sayesinde bitkide ürün veriminde ve kalitesinde ki kayıpları engeller.

• Birçok bitki türünde büyüme ve üremeye doğrudan etkidir.

• Bitkiyi çevresel etkenlerin risklerine karşı korur.

• Kutikülanın yapısına katılarak yaprak için gerekli olan K, P, Ca gibi besin elementlerinin hücre içine alınmasını kolaylaştırır.

• İletim demetlerinin yapısına katılarak yaprak için gerekli elementlerin daha düzenli taşınmasını sağlar.

• Toprakta ağır metallerin toksik etkisini hafifletir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir